Myanmar ve komşusu Tayland, 28 Mart’ta öğle saatlerinde güçlü bir deprem ve artçı şoklarla sarsılmıştı. Ölenlerin sayısı 1700’ü geçerken yıkıntıların altında ne kadar insan olduğu bilinmiyor. Bu yıkıcı deprem dünya gündemine otururken, daha büyüğünün beklendiği konuşuluyor.

Asia Insurance Review’de yer alan habere göre ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS), 7.7 büyüklüğündeki güçlü depremin artçı şoklarından birinin büyüklüğü 6.4 olarak ölçüldüğünü açıkladı. Deprem, yolların çökmesine, binaların, altyapı ve kamusal olanakların büyük ölçüde yıkılmasına neden oldu. Depremin etkisi Çin, Hindistan ve komşu Tayland'da hissedildi. Tayland'ın başkenti Bangkok da büyük hasar gördü. Tayland'da ölü sayısı 17'ye ulaşırken 83 kişi hâlâ kayıp olarak bildirildi. 

Sarsıntılar nedeniyle Bangkok'ta bazı metro ve hafif raylı sistem seferleri durduruldu. Depremin sarsıntıları Vietnam'da da hissedildi. Sarsıntılar Çin'in güneybatı Yunnan eyaletinde de kaydedildi ve Pekin deprem ajansı sarsıntıyı 7.9 büyüklüğünde bir deprem olarak bildirdi. USGS'ye göre Myanmar'da depremler oldukça yaygın. 1930-1956 yılları arasında ülkenin ortasından kuzeyden güneye uzanan ve 1200 kilometreden fazla bir alana yayılan Sagaing fayı yakınlarında 7.0 ve üzeri büyüklükte altı adet güçlü deprem oluşmuştu.

Global reasürans kuruluşu Howden Re’nin Asya Pasifik başkanı Andy Souter, Asia Insurance Review'a Myanmar'daki Sagaing fayının bölgenin en aktif fay sistemlerinden biri olduğunu söyledi. Souter, “Bu fay hattı tarihsel olarak önemli depremler yaşadı. 1931 ve 1946'da 7.3’ten büyük ve 1930'dan bu yana da altı tane 7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Ayrıca yapılan araştırmaların Sagaing fayı boyunca sismik bir boşluk tespit edildiğini, bunun da bugünkü kırılma alanının yakınında yaklaşık 7.9 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimalini ortaya koyuyor” dedi.

Souter “Depremin merkez üssü Myanmar'daydı. Ülkenin sigorta penetrasyonu çok düşük. Bu bölgedeki nüfusun büyük bir kısmı depreme karşı savunmasız yapılarda ikamet ediyor ve depreme dayanıklı yapı sayısı nispeten az” şeklinde açıklama yaptı.

Bölgedeki depremlerin önemli bir insanlık trajedisi olduğunu vurgulayan Souter, şunları söyledi: “Gelişmekte olan pazarlardaki koruma açığının giderilmesi için bölgeye daha fazla sigorta sermayesinin getirilmesi gerekiyor. Tayfun ve sel gibi birincil tehlikelerle karşılaştırıldığında, Tayland'daki deprem riski nispeten düşük kabul ediliyor. Ancak bölge için geliştirilen deprem modelleri, oluşabilecek hasarın tayfun ve sellerin vereceği hasardan fazla olduğunu ortaya koyuyor.  Bangkok gibi yoğun, yüksek değerli mülklerin bulunduğu bölgelerde, kayıpların birikmesi uzun sürmez. Tipik olarak, Tayland'daki deprem derecesi, nispeten düşük ve ana yangın tehlikesi için olanlara benzer muafiyetlerle mülk için genel orana dahil edilir. Tayland'da ve Singapur gibi bölgedeki diğer ülkelerde düşük sismik aktiviteye rağmen, büyük, uzak olaylardan kaynaklanan deprem risklerine karşı hassasiyetler hafife alınmamalıdır.”

Howden Re Uluslararası Afet Modelleri Araştırmaları Başkanı Dr. Myrto Papaspiliou ise “Tayland'ın 76 ilinden sadece 10'u, çoğunluğu kuzeybatıda olmak üzere, deprem riski bölgesi olarak sınıflandırılıyor. Ancak Bangkok'un derin, yumuşak alüvyonlu toprağı sarsıntıyı artırıyor. Güney Çin ve Myanmar'dan gelen daha büyük depremlerin şehirde hissedilmesine ve potansiyel olarak hasara yol açmasına neden oluyor. Bu durum, 2014 Chiang Rai depreminde ve en önemlisi 2004 Sumatra depreminde ortaya çıktı. Tsunami tehlikesi de bölge için ikinci durumda önemli bir hasar tehlikesi olarak önümüzde duruyor" şeklinde açıklama yaptı.