Almanya’nın Baden Baden şehrinde 20-24 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Reasürans Toplantıları’na Türk sigorta sektörü de başta Türkiye Sigorta Birliği (TSB) olmak üzere adeta çıkarma yaptı. Sigorta ve reasürans şirketleri, broker ve acentelerin yer aldığı toplantıları, Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı ve TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar da baştan sona takip etti. Ve Yaşar, Baden Baden’deki dört günlük izlenimini yurda döner dönmez kendi kaleminden Q’Blok’a yazdı.
Yaşar’ın ‘Pehlivan Tefrikası’ benzetmesiyle aktardığı izlenimleri şöyle:
Yazının başlığını, ‘Baden Baden ve Pehlivan Tefrikaları’ olarak koymak daha doğru olur. Çünkü reasürörler ve sigortacılar arasındaki Baden-Baden görüşmeleri, güreşçilerin uzun süren, strateji ve güç dengesiyle dolu mücadelelerine benziyor. Tıpkı pehlivanların güreş sırasında birbirlerine “elense” çekerek avantaj sağlamaya çalışmaları gibi, sigortacılar ve reasürörler de bu görüşmelerde fiyatlandırma, kapasite ve risk paylaşımı konularında birbirlerine karşı stratejik hamleler yapıyorlar.
Sigortacıların kendilerini korumak için yaptırdığı “yeniden sigortalama anlaşmalarının” yenilenmesi öncesindeki yılın son görüşmeleri olan 2024 Baden-Baden Reasürans toplantıları, küresel reasürans piyasasının mevcut durumunu ve Türkiye gibi büyüme ve risk beklentisi artan pazarlar üzerindeki etkilerini daha iyi anlamamızı sağlayan bir ortam sundu.
Genel olarak iklim değişiklikleri, son doğal afetlerin etkileri, enflasyon baskıları ve siber sigortaların büyüyen rolü üzerine odaklanıldı. Amerika’daki kasırgalarının sonuçları ve Avrupa’daki ikincil riskler, özellikle yangınlar ve sel gibi olaylar, reasürans programlarını zorlayan ana konular arasında yer aldı. Eskiden niş bir alan olarak görülen siber sigortaların özellikle Avrupa ve Asya’daki hızlı büyümesi sigortacıların ve reasürörlerin bu alana odaklanmalarını sağlarken toplantılarda özellikle kapasite, fiyatlandırma ve sektörel düzenlemelerin Türkiye ve benzeri piyasalar üzerindeki yansımaları derinlemesine tartışıldı.
Reasürörler risklerin doğru bir şekilde fiyatlandırılması ve kapasitenin dikkatli bir şekilde tahsis edilmesi üzerinde yoğunlaşırken sigortacılar, 2023’te yapılan önemli fiyat artışlarının ardından, özellikle Avrupa’da sınırlı kalan büyük felaketlerin ardından, 2024 Baden-Baden toplantılarında artan kapasite taleplerinin yanında fiyat indirimleri ya da en azından fiyatların sabit kalmasını bekledi.
Reasürans kapasitesi genel olarak mevcut olsa da bu kapasitenin dağıtımı konusunda temkinli bir yaklaşım var. Özellikle doğal afetlerden etkilenen bölgeler, kapasite açısından daha sıkı bir denetim altında. Kapasite artırımı mümkün olsa da reasürörler, sermaye tahsis ederken seçici olmaya devam ediyorlar.
2023’teki depremler ve diğer felaketlerin ardından, Türkiye gibi riskli bölgelerde %50-100 arasında fiyat artışları görülürken reasürörler, 2025’e kadar fiyatların artması gerektiğini savunuyor. Enflasyon, artan talep ve küresel piyasalardaki risk faktörleri bu artışların temel nedenleri arasında sayılıyor.
Sigortacılar ile reasürörler birbirlerine elense çekiyorlar mı?
Reasürörler ve sigortacılar arasındaki Baden-Baden görüşmeleri, güreşçilerin uzun süren, strateji ve güç dengesiyle dolu mücadelelerine benziyor. Tıpkı pehlivanların güreş sırasında birbirlerine “elense” çekerek avantaj sağlamaya çalışmaları gibi, sigortacılar ve reasürörler de bu görüşmelerde fiyatlandırma, kapasite ve risk paylaşımı konularında birbirlerine karşı stratejik hamleler yapıyorlar.
Her iki taraf da pazarlık masasında en iyi şartları elde etmeye çalışıyor. Reasürörler, sigortacılardan daha yüksek primler talep ederken, sigortacılar da bu maliyetleri düşürmek ve riskleri daha uygun şartlarda paylaşmak için direnç gösteriyorlar. Bu süreçte, tıpkı bir güreş mücadelesinde olduğu gibi, her iki taraf da birbirine üstünlük kurmaya çalışıyor. Özellikle Türkiye piyasasını dikkate aldığımızda bu “elense” çekme metaforu, özellikle zorlaşan piyasa koşullarında artan kapasite talepleri ve fiyat artışları ile daha belirgin hale gelmiş durumda.
Hem kapasiteyi artırma talebi hem fiyatları düşürme isteğine sahip sigortacıların minderde galip gelme şansı var mı?
Türk sigortacıların hem kapasiteyi artırma hem de fiyatları düşürme talepleri, Baden-Baden’da oyunu zorlarken reasürörlerin, artan riskler, enflasyonist baskılar ve sigorta piyasasında yaşanan zorluklar gibi faktörlerle kapasiteyi sağlamakta daha temkinli davranması ve genellikle yüksek fiyatlar talep etmesi sigortacıların minderde galip gelme şansını, stratejik müzakerelerine ve risk yönetimindeki becerilerine bırakıyor.
Pehlivan güreşlerinde olduğu gibi, sigortacılar yalnızca doğru zamanda yapılan taktik hamlelerin yanında, aynı zamanda güç kullanarak başarılı olabilir. Reasürörlerin kapasite sağlamaya ve artırmaya devam etmesi için sigortacılar bazı ödünler vermek zorunda kalabilir. Örneğin, bazı riskler için daha yüksek retansiyon seviyelerini kabul etmek daha uygun fiyatlarla kapasite sağlamaya yardımcı olabilir.
Kısaca yenileme dönemlerine yaklaşırken, reasürörlerin Türkiye’deki kapasite taleplerini nasıl yöneteceği ve sigorta şirketlerinin riskleri nasıl fiyatlayacağı üzerine belirsizlikler sürüyor. Türkiye piyasası, özellikle 2025 yenilemeleri için, kapasite artırımı ve fiyatların dengeye oturması açısından kritik bir döneme girecek. Reasürörler, riskleri daha dikkatli analiz ederek, yerel modellemelerden elde edilen veriler ışığında fiyatlama politikalarını belirleyecekler.
Konuştuğum reasürör ve sigortacılardan aldığım bazı yorumları da paylaşmak isterim: Türk sigortacılar böyle bir dönemde kapasite taleplerinin artmasının, piyasaya daha fazla güven olduğu ve reasürörlerin yeni iş fırsatlarına sahip olarak reasürans piyasasının daha da canlanacağına işaret ederken reasürörler, kapasite talebinin artmasının, genellikle risk seviyelerinin de arttığı anlamına geleceğini; örneğin, doğal afet riskleri veya iklim değişikliği gibi unsurların daha sık yaşanmasının reasürörler artan talepleri karşılayacak kapasiteye sahip olsa da, fiyatları yükselterek bu riskleri dengelemeye çalışacaklarını söylediler.
Dolayısıyla, kapasite talebinin artışı, her ne kadar büyüyen bir piyasaya işaret etse de, bu büyümenin artan riskler ve maliyetlerle değil büyüyen penetrasyonla birlikte gelmesi gerekiyor.
Baden Baden da SEDDK izleri
Bir diğer konu da Baden-Baden 2024 görüşmelerinde Türkiye’nin sigorta ve reasürans piyasasına dair izlerin gözlemlendiğiydi. Özellikle, Türkiye Sigorta Birliği ve Türkiye’deki sigorta düzenleyicisi SEDDK’nın (Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu) artan etkisi dikkat çekti. Hatta bu yıl TSB’nin çok faydalı toplantıları yanında Türk sigorta acenteleri de Baden-Baden’daydı.
TSB ve SEDDK, son dönemde Türk sigorta sektörünü güçlendirme ve uluslararası iş birliğini artırma çabalarını sürdürürken Türkiye’deki risklerin, özellikle de doğal afetler ve depremler gibi büyük risklerin uluslararası reasürans piyasasındaki yansımaları üzerine yapılan tartışmalarda çok oldu.
Bazı reasürörler, sigorta şirketlerinin finansal sağlamlıklarını ve risk yönetim kabiliyetlerini yakından izlerken, sektördeki diğer şirketlerin finansal durumlarına dair belirsizliklerin artmasının reasürörlerin Türkiye pazarında daha temkinli davranmasına neden olabileceğini; özellikle sermaye yönetimi ve likidite riskleri konusundaki endişelerin, reasürörlerin taleplerini daha katı hale getirebileceğini belirttiler.
Trafik sigortalarında bedeni hasarlar konusu Baden Baden görüşmelerine de yansıdı
Baden-Baden 2024 görüşmelerinde Türkiye’de trafik sigortalarında bedeni hasarlara ilişkin havuz tartışması da reasürörlerce sorgulandı. Ancak Baden-Baden’deki reasürörler, böyle bir havuzun nasıl yapılandırılacağı, yönetileceği ve uzun vadede sürdürülebilir olup olmayacağı konusunda temkinliydiler. Reasürörlerin endişeleri arasında havuzun düzgün yönetilememesi durumunda maliyetlerin daha da artabileceği ve bu durumun reasürans fiyatlarına yansıması bulunuyor.
Bu tür bir konunun Baden-Baden gibi küresel reasürans toplantılarında tartışılması, genel piyasa eğilimleri ve uluslararası sigorta şirketlerinin Türkiye’deki riskleri nasıl değerlendirdiği açısından önem taşıyor. Ancak bu tür yerel düzenlemelerin küresel toplantılarda ele alınmasının, bazı reasürörler açısından yersiz veya odak dışı olarak görülebileceği de söylenenler arasındaydı.
Deprem modellemeleri
Konuşulanlar arasında bir diğer konu da SEDDK’nın deprem modellemeleri ve T-Rupt gibi yerli teknoloji çözümleri üzerinde yaptığı düzenlemelerdi. Türkiye’deki deprem risklerinin daha hassas bir şekilde analiz edilmesi, reasürans piyasasında bazı kapasitelerin yeniden değerlendirilmesine yol açabilir. Özellikle, daha doğru modellemeler sonucunda bazı bölgelerde risk seviyesinin artması, reasürörlerin bu bölgelerdeki kapasite taleplerini karşılamakta daha temkinli davranmalarına neden olabilir. Bu durum, kapasite açıkları yaratabilir, çünkü reasürörler, artan risklere karşı daha fazla teminat sağlamak için daha yüksek primler talep edebilirler.
Özellikle yenileme takvimine yakın dönemde yapılan bu tür model güncellemeleri, sigorta şirketlerinin reasürans anlaşmalarını yeniden yapılandırmasını ve daha yüksek retansiyon seviyeleri kabul etmesini gerektirebilir. Bu, sigorta şirketlerinin deprem gibi büyük risklerde daha fazla yük üstlenmesine neden olabilir. Türkiye gibi yüksek riskli pazarlarda reasürörlerin daha dikkatli davranması, yenileme görüşmelerinde sigorta şirketlerinin karşı karşıya kalacağı zorlukları artırabilir
SEDDK’nın rolü ve senkronizasyon görevi
SEDDK, Türkiye’deki sigorta piyasasında düzenleyici bir rol oynarken, uluslararası piyasalarla senkronizasyon sağlamak gibi önemli bir sorumluluk taşıyor. Özellikle deprem modellemeleri, sermaye süreçleri ve havuz oluşturma gibi düzenleyici adımların doğru zamanlanması ve piyasa dinamikleriyle uyumlu şekilde yönetilmesi, reasürörlerin Türkiye pazarına güvenini artırır. Baden-Baden’de bu tür düzenlemelerin doğru bir şekilde yürütülmesinin hem kapasite taleplerini karşılamak hem de fiyatların artmasını engellemek açısından kritik olduğu görüşü öne çıktı.
Sonuç olarak, Baden-Baden 2024, Türkiye sigorta piyasası için kapasite ve fiyatlamada kritik bir döneme işaret ediyor. Kapasite taleplerinin artması ve fiyatların bir miktar yükselmesi, Türkiye’deki sigorta şirketleri için zorluklar yaratsa da doğru düzenlemeler ve stratejik işbirlikleri bu süreci yönetmekte kilit rol oynayacaktır. SEDDK’nın düzenleyici adımları ve piyasalarla senkronizasyonu, bu süreçte hem reasürörler hem de sigortacılar için dengeyi sağlayabilir. Pehlivan güreşinde olduğu gibi, nihai başarı stratejik hamlelere ve iş birliğine dayanıyor.