Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden biri olan Allianz, 71 emeklilik sistemini demografik, ekonomik, sürdürülebilirlik ve reform ihtiyacı gibi 40 parametrede değerlendirdiği Küresel Emeklilik Raporu’nun 3’üncü edisyonunu paylaştı. Ülkelerin emeklilik sistemlerini endeks halinde sunan rapor, Allianz Emeklilik Endeksi kriterlerine göre hazırlandı.

Avrupa’da reform ihtiyacı yüksek

Raporda 71 ülkenin emeklilik sistemi, reform ihtiyacına göre derecelendiriliyor. Buna göre Danimarka, Hollanda ve İsveç gibi küçük bir ülke grubu, daha erken bir süreçte sürdürülebilirliğe giden yolu belirledikleri için örnek gösteriliyor. Uzun yaşam süreleriyle bilinen ve 65 yaş üzeri bireylerin üçte birinin hala çalışmaya devam ettiği Japonya ise bu özelliklerinden dolayı diğer ülkelerden ayrışıyor. Endekste Malezya, Kolombiya ve Nijerya gibi gelişmekte olan ülkeler ise emeklilik sistemlerini demografik değişimin etkilerine karşı korumak için acil reforma ihtiyaç duyulan ülkeler arasında yer alıyor. Almanya, Fransa ve İtalya gibi birçok Avrupa ülkesi ise toplumların hızla yaşlanması nedeniyle reform ihtiyacı yüksek ülkeler sınıfında gösteriliyor. 

Türkiye’de emeklilik fonlarının genişletilmesi gerekiyor

Ülkelerin demografik ve mali durumlarını, sistemlerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini ve emeklilik maaşlarının yeterliliğini değerlendirerek emeklilik reformu ihtiyacını ölçümleyen Allianz Emeklilik Endeksi’nde orta sıralarda yer alan Türkiye’nin ise emeklilik sisteminin reforma ihtiyaç duyduğuna işaret ediliyor. Avrupa ülkelerine kıyasla daha avantajlı olmasına rağmen Türkiye’nin de tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı yaşlanma sorununa ortak olduğu belirtilen raporda, bakıma ihtiyacı olan yaşlı nüfus oranının önümüzdeki 25 yıl içinde yüzde 15’ten yüzde 35’e çıkmasının beklendiği belirtiliyor. Ayrıca düşük özel tasarruf oranları nedeniyle Türk emeklilik sistemindeki emeklilik fonlarının sürdürülebilir bir şekilde genişletilmesi gerektiğine de dikkat çekiliyor. Türkiye’de çoğu emekli için emeklilik maaşları, çalışma hayatındaki son kazançlarının oldukça altında kalıyor ve bu durum da mevcut yaşam standartlarını korumakta zorlanmalarına neden oluyor. Kademeli iyileştirmeler ve fon destekli modellerin geliştirilmesi ile emeklilik sisteminin uzun vadeli güvenliğinin ve yeterliliğinin artacağı değerlendirmesinde bulunuluyor. Bir diğer sorun olarak ise yaşlı çalışanlar için iş fırsatlarının azlığı gösteriliyor. 100 çalışana 61 emeklinin düştüğü Türkiye’de 65 yaşın üzerinde erkek çalışanların yüzde 20’sinin hâlâ istihdamda olduğuna dikkat çekilen raporda, yaşlanan toplumlar için küresel bir laboratuvar olan Japonya’da bile bu oranın yüzde 35 olduğu belirtiliyor. Raporda ayrıca diğer ülkelere kıyasla daha erken emeklilik yaşıyla öne çıkan Türkiye’de bu nedenle emekli açığı oluştuğuna da işaret ediliyor.

Göç: Etkisini yitiriyor

Yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor ve doğum oranları düşmeye devam ediyor. Raporda göçün Avrupa’da işgücü piyasaları ve sosyal sistemler üzerinde beklenen etkiyi önemli ölçüde hafiflettiğine vurgu yapılıyor. Buna en iyi örnek olarak gösterilen Almanya’da son beş yılda sosyal güvenlik sistemine tâbi 1,6 milyon yeni işin neredeyse yüzde 90’ının göçmenler tarafından doldurulduğuna işaret ediliyor. Raporda bu durumun devam etmeyeceği ve Avrupa’nın gelecekte bir göç merkezi olarak cazibesini kaybedebileceği ifade edilirken, Avrupa’nın yarı zamanlı çalışabilecek kadın ve yaş ayrımcılığına maruz kalan yaşlı çalışan potansiyelinin de kritik öneme sahip olduğunun altı çiziliyor. Göç, bazı Avrupa ülkelerinde iş gücü piyasalarını desteklemiş olsa da dünyada sayısal olarak en fazla göç alan 30 ülke arasında yer alan Türkiye’nin emeklilik sistemi, kendi demografik ve ekonomik dinamiklerine özel çözümler gerektiriyor.

Emeklilik dönemi tasarruf açığı kapatılabilir

Allianz hesaplamalarına göre, sadece Euro Bölgesi’ndeki genç nesiller için emeklilik tasarruf açığı yılda ortalama 350 milyar Euro civarında. Raporda, tasarruf oranı dörtte bir oranında artarsa bu açığın kapatılabileceği belirtiliyor. Allianz Baş Ekonomisti Ludovic Subran, “X kuşağının yaşlılıkta istedikleri yaşam standardını sağlamak için daha fazla tasarruf etmesi gerekiyor. Ancak denklemin sadece bir tarafına, yani hane halkının tasarruf çabalarına bakmamalıyız. Emeklilik güvenliğini ve sermaye piyasası gelişimini birlikte düşünmek büyük önem taşıyor. Emeklilik tasarrufları gelecekteki büyüme ve inovasyona da katkı sağlamalı. Bu, demografik değişimin ve iklim değişikliğinin üstesinden gelmenin anahtarı olabilir” derken, Avrupa’da bu alanda hâlâ büyük açıklar olduğunu da sözlerine ekliyor.

Editör: Hasan Burak Karadeniz