Allianz Teknik ekibi, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından TÜSİAD Deprem Görev Gücü ile sahada incelemelerde bulunarak hazırladığı "Kahramanmaraş Depremlerinden Öğrendiklerimizle Endüstriyel Binaların Daha Dayanıklı Hale Getirilebilmesi için Alınabilecek 10 Aksiyon" başlıklı raporu paylaştı.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Allianz Teknik'in deprem bölgesi saha incelemeleri sonrası TÜSİAD ile hazırladığı rapor, depremlerin yıkım gücünü ve verdiği hasarı azaltmada yapısal olmayan etkilerin de önemli olduğunu ortaya koydu.
Yapıların maruz kalacağı deprem ivmesi belirlenirken depremin odağına olan uzaklığı kadar zemin yapısı ve konumu da önem taşıyor. Zemin sıvılaşmasının olduğu, yer altı su seviyesinin yüksek seyrettiği gevşek zeminler, sarsıntı sırasında binaların mukavemet gücünü azaltıyor ve çökmeye neden oluyor. Bunu engellemek için bina inşa edilmeden önce zemin etüdünün yapılıp yapılmadığını kontrol etmek büyük önem taşıyor.
Yapılan incelemeler ve analizlere göre, binaların yıkılmasının nedeni, kullanılan yapı elemanlarının yeterli derecede yer değiştirme ya da şekil değiştirme yapamamasından kaynaklanıyor. Kontrollü hasar ya da can güvenliği performans hedefiyle tasarlanan konut binalarında ve endüstriyel yapılarda Türkiye Bina ve Deprem Yönetmeliği'ne göre deprem performans analizleri gerçekleştirilerek belirlenen risklere karşı gerekli aksiyonların alınması oldukça önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
Deprem performans analizi sırasında malzeme özellikleri ve yerleşim detaylarını dikkatli bir şekilde incelemek oldukça önemli. Buna göre analiz raporunda işçilik, malzeme kalitesi, karot değerlendirmesi ve önemli donatılara yönelik ölçümlerin yapılmış olmasına dikkat etmek gerekiyor.
YAPISAL OLMAYAN TEHLİKELER İÇİN RİSK ANALİZİ YAPTIRMAK ÖNEM TAŞIYOR
Deprem sırasında binalarda proje, malzeme, işçilik, konum, zemin gibi nedenlere bağlı olarak gelişen yapısal risklerin yanı sıra yapısal olmayan riskler de ortaya çıkıyor. Yapısal olmayan riskler arasında asansörlerin halatlarının koparak zarar görmesi, yağmurlama sisteminin veya doğalgaz borularının kırılması, rafların devrilmesi, camların kırılması, asma tavanların çökmesi, elektrik panosu ve bilgi sistemlerine ait kabinlerin devrilmesi yer alır. Bu noktada jeneratör, trafo, sanayi tipi panolar, bilgi işlem kabinleri ve tesisatlara yönelik malzemelerin satın alma aşamasında akredite deprem test raporunun bulunup bulunmadığına dikkat edilmesi önem taşıyor.
Raporda, tasarım kusurlarına dikkat etmek, bina tasarımı sırasında risk analizi yaptırmak, çatı tipi güneş panelleri kurulmadan önce hem statik hem dinamik analiz yaptırmak, deprem sırasında meydana gelebilecek ikincil riskler için önlem almak, kapsamlı bir deprem sigortası yaptırmak ve ayrıntılı iş süreklilik planı hazırlamak gibi konularında deprem hazırlıkları açısından önemine değiniliyor.
"YAŞANANLARDAN DERS ALARAK DEPREMİN YIKICI ETKİLERİNİ AZALTMAK MÜMKÜN"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Allianz Türkiye Risk Mühendisliği ve Allianz Teknik Direktörü Ceyhun Eren, deprem sonrası, çok yönlü düşünmek gerektiğinden yola çıkarak Allianz Teknik ekibiyle sahada detaylı incelemeler ve analizler yaptıklarını belirtti.
Eren, "Bu noktada daha çok endüstriyel binalara odaklandık ve sadece yapısal değil yapısal olmayan etkilerin de önemli olduğunu gördük. Yapısal sorunu ya da hasarı olmadığı halde yangınlar nedeniyle kullanılamaz hale gelen binalar ve bunun sonucunda da iş kesintileri yaşandığını gözlemledik." ifadelerini kullandı.
Maddi kayıpların eksiksiz tazmini ve iş kesintileri karşısında güvenceye sahip olmak adına deprem sigortasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha teyit etiklerini vurgulayan Eren, sahada özellikle endüstriyel binalara yönelik olarak tespit ettikleri önemli konuları hazırladıkları raporda özetlemeye çalıştıklarını aktardı.
Eren, "Ülkemizin deprem gerçeğini unutmayarak, olası depremler sırasında can ve mal kayıplarımızı en aza indirebilmek ve iş devamlılığını sağlayabilmek adına önlemlerimizi şimdiden alarak, depremin yıkıcı etkilerini hep birlikte azaltmamız mümkün." açıklamalarında bulundu.
Rapora göre 10 hayati önlem şöyle…
1. ZEMİN ETÜDÜ KONTROL EDİLMELİ
Bir binanın depreme karşı dayanıklılığını belirleyen en önemli unsurlardan biri, inşa edileceği zeminin özellikleridir. Yapıların sağlam bir temel üzerine oturtulabilmesi için zemin sıvılaşması ve yer altı su seviyesi gibi faktörlerin detaylıca incelenmesi gerekiyor.
2. DEPREM PERFORMANS ANALİZİ YAPTIRILMALI
Binaların, Türkiye Deprem Yönetmeliği’ne uygun olarak tasarlanıp tasarlanmadığını belirlemek için deprem performans analizi yaptırılması hayati önem taşıyor. Bu analiz, yapının maruz kalabileceği sismik hareketlere karşı nasıl bir performans göstereceğini ortaya koyuyor.
3. İŞÇİLİK VE MALZEME KALİTESİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Bir binanın sağlamlığı yalnızca tasarımına değil, kullanılan malzemenin kalitesine ve işçiliğe de bağlıdır. Deprem performans analizleri sırasında, malzeme dayanıklılığı ve donatı kalitesinin titizlikle değerlendirilmesi gerekiyor.
4. YAPISAL OLMAYAN RİSKLER İÇİN ÖNLEM ALINMALI
Deprem sırasında yaşanan zararlar yalnızca bina çökmesiyle sınırlı kalmıyor. Asansör halatlarının kopması, yangın sistemlerinin devre dışı kalması, camların kırılması gibi yapısal olmayan unsurlar da büyük risk teşkil ediyor. Bu nedenle endüstriyel binalarda deprem test raporuna sahip ekipmanlar tercih edilmeli.
5. MİMARİ TASARIM KUSURLARINA
Dikkat Edilmeli Bazı bina tasarımları, depreme karşı dayanıklılığı azaltabiliyor. U, T ve L şeklindeki yapılar, çıkma katlı binalar veya alt katı ticari alan, üst katları konut olan yapılar sismik hareketlere karşı daha savunmasız hale gelebiliyor.
6. BİNA TASARIMI AŞAMASINDA RİSK ANALİZİ ŞART
Deprem tehlikesi göz önünde bulundurularak yapılan risk analizleri, yapıların olası bir sarsıntıya karşı daha güvenli hale getirilmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle, projelendirme aşamasında risk faktörleri detaylıca incelenmeli.
7. ÇATI TİPİ GÜNEŞ PANELLERİ İÇİN STATİK VE DİNAMİK ANALİZ YAPILMALI
Güneş panelleri çevreci ve ekonomik bir enerji çözümü sunarken, binaya ek yük bindirdiği için deprem sırasında ekstra risk oluşturabiliyor. Bu nedenle panellerin kurulmadan önce statik ve dinamik analizlerinin yapılması gerekiyor.
8. DEPREM SONRASI YANGIN VE GAZ KAÇAKLARINA KARŞI ÖNLEM ALINMALI
Depremler sonrası en büyük tehlikelerden biri de yangınlar ve gaz kaçaklarıdır. Binalardaki gaz ve elektrik hatlarının sabitlenmesi, yangın algılama ve otomatik söndürme sistemlerinin kurulması kritik önlemler arasında yer alıyor.
9. KAPSAMLI DEPREM SİGORTASI YAPTIRILMALI
Depremin yol açtığı maddi kayıpların karşılanabilmesi ve iş sürekliliğinin sağlanabilmesi için kapsamlı bir deprem sigortası yaptırılması büyük önem taşıyor. Poliçeye iş durması ve kâr kaybı gibi ek teminatların eklenmesi, mağduriyetin önüne geçebilir.
10. İŞ SÜREKLİLİK PLANI HAZIRLANMALI
Deprem sonrası operasyonların devam edebilmesi için işletmelerin detaylı bir iş süreklilik planına sahip olması gerekiyor. Çalışanların güvenliği, barınma ihtiyaçları, psikolojik destek ve yapı sağlığı izleme sistemleri gibi unsurların planlamaya dahil edilmesi büyük önem taşıyor.
(Anadolu Ajansı)