Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), Eurelectric iş birliğiyle e-mobilite raporunu yayımladı. Rapora göre, küresel çapta elektrikli araç satışları satılan tüm araçların yüzde 16’sını oluşturuyor. 2023 yılında 14,1 milyon yeni elektrikli aracın yollara çıktığı ve toplam stoğun 40 milyonun üzerine çıktığı görülüyor. Avrupa'da ise satılan 5 otomobilden 1'i artık elektrikli. Ancak elektrikli araçların yaygınlaşmasını teşvik etmek için otomobil üreticilerinin, uygun fiyatlı ve orta segment otomobil modellerinin menzilini ve kullanılabilirliğini artırması gerekiyor.
Raporda, 2022 yılındaki oldukça yüksek fiyat artışlarının ardından, batarya maliyetlerinin düşüş göstermesiyle elektrikli araç satış rakamlarının olumlu yönde etkilendiği belirtiliyor. 2030 yılına gelindiğinde, ölçeklendirilmiş üretim, inovasyon ve gelişen ikinci el elektrikli araç pazarı sayesinde alıcılar için daha uygun fiyatlı modellerle Avrupa'da yaklaşık 75 milyon elektrikli aracın yollarda olacağı tahmin ediliyor.
Avrupa’da 5 araçtan biri elektrikli
Avrupa’da 2023 yılında satılan yeni araçlar arasında 5 otomobilden birinin bataryalı elektrikli araçlar (BEV) ve şarjlı hibrit elektrikli araçlar (PHEV) olduğu görülüyor. (Ocak ve Kasım ayları arasında satışlar yüzde 25 artarak tüm araç satışlarının yüzde 23'ünü oluşturdu. 2022 yılında ise bu oran yüzde 21'in biraz üzerindeydi. 2030 yılına kadar elektrikli araç satışlarının diğer tüm alternatiflerini geride bırakacağı öngörülüyor.
Avrupa'da sıfır emisyonlu ağır hizmet araçlarının (eHDV) satışları artıyor
Elektrikli araçlara olan talebin yanı sıra elektrikli ağır hizmet araçlarına da talep artıyor. Avrupa’da kamyonet satışlarının yüzde 7'sinden fazlası artık elektrikli, elektrikli kamyonlar ise 2022'de sadece yüzde 0.4 olan pazarın yüzde 1.5'ini temsil ediyor. Elektrikli otobüs satışları özellikle Fransa, İspanya ve Almanya'daki büyüme ile pazarın yüzde 14'üne yükseldi.
Bununla birlikte AB, HDV'lere yönelik karbon emisyon standartlarına göre HDV'lerden kaynaklanan egzoz emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 45, 2035 yılına kadar yüzde 65 ve 2040 yılına kadar yüzde 90 oranında azaltmayı hedefliyor. Bu hedeflere ulaşılabilmesi için eHDV'lerin hızla yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor.
Mobilite altyapısı gelişmeye devam ediyor
Hızlı şarj cihazlarının kamusal ağının genişlemesi elektrikli araçların yaygın bir şekilde benimsenmesini sağlıyor. Avrupa’da konut dışı alanlarda şarj noktalarının sayısı 2022 yılında yaklaşık 530 bin iken, 2023 yılında artarak 744 bine yükseldi. Buna ek olarak, hızlı ve ultra hızlı doğru akım (DC) şarj cihazlarının piyasaya sürülmesi de hızlanarak yüzde 77 oranında artışla sayıca 100 binin üzerine çıktı; alternatif akım (AC) şarj cihazlarının sayısı ise yüzde 36 arttı. Batarya teknolojisindeki ilerlemeler, hızlı şarj cihazlarının beş yıl öncesine göre 10 kat daha yüksek bir güce sahip olduğu anlamına geliyor. Sonuç olarak, menzil kaygısı ve yüksek ön maliyetlerle birlikte müşterilerin en büyük endişelerinden biri olan şarj sürelerinin de önemli ölçüde azaldığı gözlemleniyor.
Mobilite sektöründe en önemli unsurlardan birinin “veri” olduğu görülüyor
Elektrikli araç satışları dünya çapında hızla artarken, e-mobilite ekosisteminde yeni bir zorluk ortaya çıkıyor: Verilerin toplanarak birlikte çalışabilirliği. Geleceğin elektrikli araç ekosisteminde, verilerin birlikte anlam ifade etmesi, elektrikli araçların yaygınlaşmasını destekleyen hizmetleri ve tesisleri mümkün kılmak için paydaşlar arasında iş birliğini teşvik edecek. Üç temel e-mobilite faaliyet alanı olan şarj istasyonlarının optimizasyonu, akıllı şebeke entegrasyonu, şarj deneyimi iyileştirilmesi kapsamında paydaşlar arasındaki veri aktarımı verilerin birlikte çalışabilirliği için kritik öneme sahip.
Elektrikli araç ekosisteminde her araç veri üretiyor. Ancak bu verilerin çoğu günümüzde otomobil üreticileri için rekabet avantajı kaybı ve gizlilik riskleri konusundaki endişeler gibi nedenlerle paylaşılamıyor. Bu durum tüm e-mobilite verimliliğini olumsuz etkilerken, bu alandaki hizmetlerin optimize edilmesine ve EV kullanıcılarının deneyimlerinin iyileştirilmesine de engel oluyor. Bu veri kilidinin kırılması, e-mobilite sektörünün hızlanması ve Avrupa'nın kitlesel pazar tüketicilerine ulaşması açısından önem taşıyor.
Dijitalleşmenin, açık veri erişimi ve aktarımı yoluyla farklı ekosistemlerin entegrasyonunu sağlayan kritik bir unsur olduğunu dikkate alırsak, e-mobilite ekosisteminde de elektrikli araç şarj altyapısının, iki yönlü enerji akışına izin veren akıllı şebeke teknolojisinin ve elektrikli araç sahipliğinin basit ve esnek hale gelecek şekilde dijital hizmetlerle desteklenmesi gerekiyor. Örneğin, dijital teknoloji sayesinde şarj istasyonu operatörleri, şarj altyapısının nereye kurulacağı ve nasıl işletileceği konusunda daha iyi kararlar almak için şebeke operatörlerinden bağlantı kapasitelerine ilişkin daha ayrıntılı veriler alabilecek.
Sektördeki ivmenin sürdürülmesi ve elektrikli araç sürücülerinin ilgisinin yüksek tutulması isteniyorsa, kusursuz bir müşteri deneyimi için her bir adımın yapılandırılması gerekiyor. Satın alma veya kiralamadan elektrikli araç kullanımı ve yönetimine, kullanım ömrü sonunda hizmetten çıkarmaya kadar sorunsuz bir deneyim sunulması konusunda başarılı olunursa, geleceğin dijital e-mobilite ekosistemi tamamen bağlantılı, entegre ve birlikte çalışabilir hale gelecektir.
EY Türkiye Mobilite Sektör Lideri ve Vergi Bölümü Şirket Ortağı Serdar Altay, e-mobilite raporu ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“İlgili raporumuza göre, 2023 yılında küresel çapta 14.1 milyon yeni elektrikli aracın kullanılmaya başlandığı görülüyor. Avrupa’da ise satılan her 5 otomobilden 1 tanesinin elektrikli araç olduğu gözlemleniyor. 2030 yılına kadar Avrupa’da yollarında 75 milyondan fazla elektrikli araç olacağı öngörülüyor. Bununla birlikte, AB'nin otomotiv sektörünü karbonsuzlaştırmaya yönelik stratejilerinin 2040 yılına kadar ulaşımda elektrikli araç kullanımını artırması bekleniyor. Ancak bu hedefe ulaşılabilmesi için; stratejik altyapı planlaması, maliyet tasarrufu, esneklik, teşviklerin artırılması ve gelişmiş şarj kapasitesi gibi gelişmelerin ekosisteme entegre edilmesi faydalı olacaktır. Zira, Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verilerine göre otomobil satışları 2024 Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.2 düşüşle 1.03 milyon adet oldu. Elektrikli otomobil satışları ise yüzde 11.3 düşüşle 134 bin adede geriledi. Elektrikli araçların pazar payı da bu düşüşle beraber yüzde 13,9'dan yüzde 13'e geriledi. Avrupa'da elektrikli araçlara yönelik teşviklerin bazı ülkelerde azaltılması veya kaldırılması satışların düşmesinde en önemli etken olarak görülüyor. Diğer taraftan elektrikli araçlardaki fiyat düşüşü sürüyor. Fiyat düşüşünün yanında artan menzil değerleri ve gelişen şarj altyapılarıyla beraber tekrardan satışların artmaya başlaması bekleniyor. Ayrıca e-mobilite sektöründe üretilen verilerin bir araya getirilerek anlamlı hale getirilmesi ve bu verilerin sektörün gelişmesi için kullanılması elektrikli araç ekosisteminin gelişmesi ve ilerlemesi için büyük önem taşıyor.”
Raporun tamamına bu link üzerinden ulaşılabilir.