Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Özgür Obalı, bu yıl 12.’cisi kutlanacak olan Sigortacılık Haftası’yla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Obalı, 25 Eylül - 1 Ekim tarihleri arasında 'Deprem ve Doğal Afetlere Hazırlıkta Sigorta Sektörünün Önemi' temasıyla düzenlenecek olan haftayla ilgili “Herkesi düzenlenecek olan etkinliklere davet ediyoruz” dedi.
Bir TV kanalına röportaj veren Obalı, “Sigorta haftasının bu sene 12.’sini idrak edeceğiz. Sigorta bilincini toplumda yerleştirmek için bundan 12 yıl önce Mayıs ayının son haftasında bir sigorta haftası düzenleyerek, kutlamaların yapılması konusunda genel bir prensip kararı alındı. O günden bu tarafa da sigortacılık haftası düzenli olarak kutlandı. Pandemi senesinde ve bu sene bir değişiklik yapıldı. Maalesef Şubat ayında yaşadığımız deprem nedeniyle gündemin son derece sıcak olmasından dolayı, düzenleyici ortağımız ve önemli paydaşlığımız Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile bu sene haftayı Eylül ayına erteleme kararı aldık” dedi.
ZİRVEYE AÇIK DAVET
Sigortacılık Haftasının ilk iki günü olan 25-26 Eylül’de düzenlenecek olan 2. Uluslararası Sigorta Zirvesi’ne dikkat çeken Obalı, “TSB olarak Sigortacılık Haftası’nı zenginleştirmek için son iki yıldır uluslararası bir sigorta zirvesi tertip ediyoruz. Bu zirvede ilk iki gün katastrofik riskler ve bu sene depremin gündemimizde de çok olması hasebiyle bunu görmezden gelemezdik. Toplum gündeminde de bunu sıcak tutabilme anlamında biz sigortacılar perspektifinden, toplumsal perspektiften, reasürans dünyası ve depreme dayanıklı şehirlerin oluşturulmasına kadar geniş bir yelpazeye yer vereceğimiz iki günlük bir zirve programı tertip ettik. 25 ve 26 Eylül’de düzenlenecek bu zirveye online ve çevrimiçi veya fiziksel olarak herkesi bekliyoruz. Ücretsiz ve herkese açık bir zirve olacak” diye konuştu.
“Sigorta sektörünün en önemli misyonlarından bir tanesinin, reasürans kurgusuyla birlikte oluşacak risklerin aslında dünyadaki diğer oyunculara devredilmesidir” vurgusu yapan Obalı, şunları söyledi:
DEPREMİN EKONOMİYE ETKİSİ MİNİMİZE EDİLDİ
“Reasürans piyasasının en önemli hizmet ettiği faktör de bu riskin dağıtılması esaslıdır. Dolayısıyla biz bu depremde de gördük ki; aşağı yukarı 100 milyar dolara yaklaşan toplam maliyetin, kabaca bunun yarısının alt yapısal olduğunu kabul edersek, geri kalanı yani 50 milyar dolarlık kısmını konut ve sanayi binalarındaki hasarlardan kaynaklı. Belki can kayıplarımız yerine gelmez ama maddi kayıpların yerine konması için burada sigorta sektörünün çok önemli bir rol oynadığını tüm dünya uygulamalarında görüyoruz. 50 milyar dolarlık zararın sigortalanmış kısmının sadece 10’da biri düzeyinde sigortalı. Sigorta sektörü, 5 milyar dolarlık bir riski almış oldu. Bu 5 milyar doların yüzde doksanını reasürans kapasitesi sayesinde devredebilmiştik. Dolayısıyla depremin sektöre etkisi oldukça minimize oldu. Bu şu demek: Depremin Türkiye ekonomisine etkisini minimize edildi. Bu oran artsaydı eğer yüzde 10 değil de yüzde 60’lara çıksaydı bir o kadar daha rakamın Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı riskleri biz dağıtıyor olabilecektik. Bunun yeni dönemde reasürans kapasitelerinde zorlayıcı unsurlarını da görüyor olacağız.”
KATASTROFİK RİSKLER DEVREDİLEBİLİR
Obalı, “Biz burada uluslararası paydaşlarımıza şunu göstermek ve anlatmak istiyoruz. Biz üzerimize düşen ödevleri aldık ve hızlıca yerine getirdik. Çok da önemli bir sınav verdik ve bundan sonraki yol haritamızda bu ödevlerimizi hızlıca yerine getireceğiz. Dolayısıyla bu çerçevede de Türkiye’nin bu anlamdaki katastrofik risklerinin devir alınabilecek ölçüde olduğunu anlatmak temel amaçlarımızdan biri. Bir tarafta kamuoyuna sigorta sektörü olarak aldığımız ödevleri anlatma gayreti içerisinde olurken, öte taraftan da dünyadaki paydaşlarımıza ve reasürans piyasasına da en önemli amaç ve ödevlerimizden bir tanesi” şeklinde açıklama yaptı.
ORTA VADELİ PRORGRAM’DA SİGORTAYI GÖRMEK SEVİNDİRİRCİ
Obalı sözlerini şöyle tamamladı: “Depremden önce de ciddi şekilde hazırlığımız vardı. Deprem bu süreci hızlandırdı. Son çıkan Orta Vadeli Program’da sigortacılık açısından önemli ödevler olduğunu gördük ve bu bizi heyecanlandırdı. Aynı zamanda sorumluluğumuz da artmış oldu. Düzenleyici ve denetleyici kurumumuz olan SEDDK ile birlikte Orta Vadeli Program’ın getirdiği takvime göre ödevlerimizi yapacağız. Orta Vadeli Program’da bina tamamlama ve yapı denetim konusunda sigortanın ön plana çıkması ve tasarrufun artırılması noktasında birçok etkenin de olması bizi ayrıca mutlu ediyor.”