Veli KARADENİZ / SİGORTAMNEWS
Röportajlarımıza devam ediyoruz. Bu defaki röportajımız, çok Steel, çok renkli ve bol kahkahalı olacak. Belki başlıkta ‘en tarz’ vurgusu da yapabilirdik. Fakat başlık çok uzayacaktı. Neyse, o da bizim tarzımız olsun.
Başlıkta bahsettiğimiz özellikleri bünyesinde barındıran ve kendine has tarzıyla sunan bir yönetici var sigorta sektöründe: Steel Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Abdullah Özcan…
Abdullah Özcan’a ilk olarak Steel Sigorta’yı sorduk. Özcan, Steel Sigorta’nın 2023 yılında, büyük hedeflerle kurulduğunu, genç ve enerji dolu bir kadroya sahip olduklarını söyleyerek sözlerine başladı. “Dünyada brokerlik ne şekilde yapılıyorsa biz de o şekilde yapmayı planladık” diyen Özcan, “2038 yılında sigorta şirketi kurmayı hedefliyoruz” dedi.
KUYMAK MI MUHLAMA MI?
Özcan’a “Brokerlik ne iş yapar? Acente ile brokerlik arasındaki fark nedir” diye sorduğumuzda, hiç beklemediğimiz bir cevapla aldık, ister istemez ilk kahkahayı patlattık. Röportajımızın başlığında bol kahkahalı olacak demiştik. Trabzon Çaykara’lı olan Özcan, “Brokerlik ile acentelik arasındaki fark, kuymak ile muhlama arasındaki fark kadardır. Trabzonlular kuymak der, Rizeliler muhlama der. Aslında arasında çok fazla fark yoktur. Broker ile acente birbirine rakip değil, birbirini tamamlayan aracılardır. Kendi adıma söyleyeyim. 25 yıldır sigorta sektörünün içerisindeyim. Beni ben yapan acentelerdir. O nedenle acentelerle ortak iş üretip, penetrasyonu büyütmenin uğraşı içinde olacağız. Pastadan pay kapmak yerine, pastayı büyüteceğiz. Ülkemizde olamayan sigortaları getireceğiz. Teminat verilmeyen yerleri sigortalayacağız” dedi.
NEFES ALAN HERKES BES YAPTIRABİLİR
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nı kamu yararının çok fazla olduğunu söyleyen Özcan, “Toplumumuzda sadece gençlerin BES yapabileceği yönünde yanlış bir kanı var. Oysa BES’i herkes yapabilir. BES bir tasarruf aracıdır. Ayrıca yüzde 30 devlet katkısı ve fon getirisiyle iyi bir yatırım yönü de büyüktür. BES’te yaşın önemi yoktur. Yeter ki nefes alsın. Nefes alan herkes BES yaptırabilir. BES ile geleceğinizi, Tamamlayıcı Sağlık ile de sağlığınızı garanti altına almış olursunuz. BES ve TSS’yi kamu yararına herkese tavsiye ediyorum” şeklinde açıklama yaptı.
Özcan ile röportajımız şöyle devam etti:
“Sigorta sektörü olmaz ise doktorlar ameliyata giremez. Çünkü doktorlarmız mesleki sorumluluk sigortası olmadan ameliyat yapamaz. Sigorta olmazsa, hava limanları, yeni yollar, devasa yatırımlar, gelişmeler olmaz. O yüzden sigorta sektörü basit görünebilir ama çok önemli bir sektör. Her işi bozulan bu sektöre giremez. Her işi bozulanı, şirket ve aracı bazında bu sektöre çağırmayalım. Sektörümüze Z kuşağı dediğimiz yeni beyinleri çağırmamız gerekiyor.”
“Sigorta sektöründe yeni jenerasyonun eğitim kalitesi gün geçtikçe artıyor. Bundan çok memnunuz. Sektör, üzerine koyarak devam ediyor. Ancak, sigortacılık, anlatmakla yapılacak bir meslek değil. Bir fiil içinde olmak gerekiyor. Seel Sigorta olarak yeni mezun arkadaşlarımızı tercih ediyoruz. Onları, sektöre kazandırmak istiyoruz.”
“Trabzonspor değil, Trabzon fanatiğiyim. Ama Trabzonspor olmasaydı futbolu sevmezdim. Futbol can sıkıcı gelirdi bana. Trabzonspor bizim yaşam biçimimiz. Trabzonspor, bir futbol kulübü gibi değil. Aynı zamanda statükoya karşı gelmiş bir direnişin sembolüdür. Üç büyüklerin şampiyonluk serüvenine son vermiştir. Trabzon bir liman şehri olması sebebiyle kültür ve sanat dallarında da gelişmiştir. Yine de Trabzon deyince akla Trabzonspor geliyor. Trabzonspor, bacasız fabrikamızdır.”
“Trabzon’da doğmadım. 21 yaşında Trabzon’u gördüm. Trabzon’da hiç yaşamadım. Doğma-büyüme İstanbul Gaziosmanpaşalıyım. Kızlarım var biliniyor… Aslında benim bir kızım bir oğlum var. Beş çocuğum var sanılıyor ama diğer üç kız benim yeğenlerimdir. Aile apartmanında olduğumuz için onla da kızım sayılır. Beş çocuğum yok ama olmasını isterdim.”
“Şanslı biriyim. 11 yaşında sanayağı kuyruklarının olduğu dönemde otomatik çamaşır makineleri yeni yeni Türkiye’de satılmaya başlanmıştı. Kampanyalar düzenlenirdi. İlk çamaşır makinesi bana çıkmıştı. İş hayatımda da kendimi şanslı addediyorum. Allah’ın bana bahşettiği güzellikler için şükrediyorum. Hayata bir daha gelsem, aynı işe, aynı eşe, aynı çocuklara sahip olmak isterim. Özetle Trabzonlu olmasaydım mahcup olurdum.”
Abdullah Özcan ile yaptığımız röportaj böyle kahkahalar içinde devam ederken, öyle bir şey anlattı ki onu kelimelerle anlatmamız imkânsız. Röportajın son bölümünde yer alan bu olayı mutlaka izlemelisiniz.
Şimdi röportajla sizleri baş başa bırakıyoruz.
1. Bölüm için tıklayınız
2. Bölüm için tıklayınız.
Röportajın tamamını izlemek için tıklayınız.