Söyleşi: Sevil GÜMRÜKCÜ

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü sigorta sektörüne entegre ettiğimizde KASIDER’i görürüz. Yani Kadın Sigortacılar Derneği’ni. Dolayısıyla kadınlar için bu anlamlı günde KASIDER Başkanı Sema Tüfekçiler ile konuşmasak olmazdı.

Sigorta sektöründe kadınların özellikle karar verici noktalarda daha etkin rol alması gerektiğini savunan Tüfekçiler’e sorularımızı gönderdiğimizde çok vurgulayıcı bir yazı aldık. İsterseniz bu noktadan sonra biz daha fazla cümle kurmayalım ve sözü Tüfekçiler’e bırakalım.

Tüfekçiler, “1989 yılında başlamış olduğum mesleğimi severek icra ediyorum” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Kadınların çoğunlukta olduğu sigorta sektöründe genel müdür seviyelerine çıkınca kadın sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azalıyor. Genel müdür yardımcılığında nispeten daha fazla sayıda varız. Yönetim kurullarında da çok az sayıda kadın görev almaktadır.”

“Sigortacı olarak, mesleğimizi başarılı bir şekilde yaparken eril ve dişil birçok özelliğe sahip olmak gerekiyor. Bu sebeple biz KASIDER olarak “KADIN ERKEK BERABER VAR’IZ, BİRLİKTE TAM’IZ” mottosu ile yola çıkmış bir derneğiz, çünkü farklı yapılarak sahip olan kadın ve erkek bir arada olduğu zaman bütün ve tam olmaktadır.”

“Elbette beyin olarak kadın ve erkek farklılaşmamaktadır. Özellikle üç temel bilişsel işlevde bu fark kendini göstermektedir: Bellek, dikkat ve algılama. Erkeklerde bu kortikal işlevler beynin daha çok sol yarıküresinde yoğunlaşırken, kadınlarda her iki yarıkürede de yoğunlaşma olduğu araştırmalarda gözlenmektedir.”

“Çok Kıymetli Hoca Prof.Dr. Sinan Canan sıklıkla takip ettiğim ve kadın-erkek beyni konusunda kılavuz addettiğim tek yetkili kişi. Aşağıdaki paragrafı tüm bu konuyu net bir şekilde özetler durumdadır, o yüzden aynen alıntıladım:”

“Kadın ve erkek arasındaki farklılıkların her iki taraf tarafından iyi anlaşılması gereği ile; Erkek bilişsel empati yapıyor. Bebek ağladığında evet bu ağlıyor ama neden ağlıyor diye soruyor. Annesi gazı vardır, karnı acıkmıştır diyor. Bir tek annesi duygusal empati kurduğu için limbik sistem bölgesi bebekle beraber aktif olduğu için anlar. Erkek duygusal olarak biraz küttür. Duygusal empatisi ancak kriz durumlarında ortaya çıkar. Herkesten biyolojisine uygun bir şeyler bekleyelim. Hanımlar erkeklere anlayışlı olsun, rem düşük. Ama erkekler de kadının ne büyük bir nimet olduğunu unutmasınlar. Kadına verilen yeteneklerin kendileri dahil bütün insan soyunun devamında ne kadar kritik bir şey olduğunu unutmasınlar. Bu farklılıkları anladığımızda meselenin bu olduğunu çok iyi göreceksiniz. Birleştiği zaman tam olan cinsler bunlar. Toplumsal cinsiyet ne derse desin, ama kadını erkek erkeği kadın gibi davranmaya zorlarsanız biyolojinizi bilmeden bunu yaparsanız isterse 1000 yıl geçsin, isterseniz bunların hepsine yapay zekalar karar versin mutsuz ve bedbaht olacaksınız. Biyolojiyle mücadeleye giren kaybeder. Biyolojinin üstüne binip seyran etmek lazım.”

“Yirminci yüzyılın ortalarına kadar bugünün anlı şanlı, gelişmiş ülkelerinde kadının oy verip vermemesi, kadının hangi haklara sahip olabileceği, hatta -af buyurun- kadının tam bir insan olup olmadığı maalesef ciddi ciddi mevzu haline gelip bu toplulukları bir hayli meşgul etmiş. Sinirbilim tarihinin ünlü isimlerinden Paul Broca ve çağdaşı Gustave Le Bon gibi bilim insanları, kadınları ‘Malum olduğu üzere erkeklerden çok daha az zeki’ ve kadın beynini ‘Orangutan beynine daha yakın’ diye nitelemekten hiç gocunmamışlardı. Bugünden bakınca hem o insanların ait olduğu toplumlarda hem de günümüzün birçok uygar ülkesinde kulağa aptalca gelen bu ifadeler üzerinden henüz ancak bir yüzyıl geçti. Binlerce yıllık insanlık tarihinin bu zihinsel arızasını yüz yılda tamir etmek çok da mümkün olamadı elbette.”

“Tarihteki kültürel tercihleri tarafından kaderi belirlenen tek canlıyız. Dün verilen kararlar, dün hayata geçirilen uygulama ve adetler, bugünkü hayatımızı etkiliyor. Dünya Kadınlar Günü, aslında tarihte tüm insanlık olarak tekrarlı bir şekilde yapmakta ısrar ettiğimiz vahim bir hatalar zincirini bize hatırlatıyor. Doğanın senfonik uyumunun içinde kendi kafasına göre değerler icat eden ve bunun üzerine medeniyetler kuran insan türünün çektiği benzersiz acıların kaynağı hakkında, duyabilenlere çok öğütler veriyor. Erkekler Günü’ne mukabil, Kadınlar Gününün bu kadar belleğimizde yer tutması, toplumsal suçluluk duygumuzun da bir yansımasıdır.”

“Dolayısı ile tamamı ile biyolojik farklılıkları olan bu iki cinsin birbirine karşı üstünlüğü olamaz. Sende erkek olarak yok olanı ben kadın olarak tamamlıyorum, mesele bu kadar basit aslında.”

“Sektörde birbirimizi tamamlayarak çoğalmamız dileği ile kutlu olsun günümüz.”

Editör: Sevil Gümrükçü