Röportaj: Sevil Gümrükcü / SİGORTAMNEWS
HDI Sigorta Genel Müdürü Firuzan İşcan ile sigorta sektörünün geneli için olumlu olduğunu düşündüğümüz bir röportaj gerçekleştirdik. Sektörün renkli karakterlerinden olan İşcan’ı 2005 senesinden bu yana tanır ve takip ederiz.
Genel Yayın Yönetmenimiz Veli Karadeniz ve Editörümüz Hasan Burak Karadeniz ile birlikte HDI Sigorta Genel Müdürlük binasına röportaj için gittiğimizde, çok sıcak karşılandık. Danışmadaki arkadaşın nazik bir şekilde asansöre yönlendirmesi ve HDI Sigorta Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Yöneticisi Setenay San ve HDI Sigorta Genel Müdürü Firuzan İşcan’ın Asistanı Hande Hanım’ın asansör çıkışındaki sıcak karşılaması... Ve tabii ki Firuzan İşcan’ın o içten ve samimi kabulü, bizi oldukça mutlu etti.
Karşılıklı hatır sormalarla başlayan röportajımızı tamamlayıp ofise dönmek için aracımıza bindiğimizde aramızda “Başlık ne olsun?” tartışması başladı. Tartışma deyince hemen akıllara kavga geliyor maalesef. Fakat bu öyle değil. Tam bir beyin fırtınası sonucunda fikir birliğiyle başlığı attık:
Soru: Yeni ürün var mı?
Cevap: Yok! Ama…
Aslında bu soru, röportajın sonuna doğruydu ama başlığa çıkınca, o bölümü de öne çekiyoruz.
“Yeni ürün var mı?” sorusuna “Yok” cevabını alınca, bize böyle bir ‘kal’ geldi… İster istemez birbirimize bakıyoruz.
İşcan ise bizim şaşırdığımızı görünce, “Yok ama niye yok!” dercesine devam ediyor: “Elimizde ve piyasada yeterince ürün zaten var. Biz, elimizdeki ürünleri daha ulaşılır kılmanın planlarını yapıyoruz. Ülkemizde büyük endüstriyel tesislerin hemen hemen hepsi sigortalı. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde ise sigortalılık oranı çok düşük. Bunların da sigortalı yapılması gerekiyor. İyi olduğumuz ürünleri daha iyi yapmaya çalışacağız. Ürünlerimizi daha ulaşılır hale getirmeye yoğunlaşacağız.”
Her branşta sektörün üzerinde büyüme yakaladıklarının altını çizen İşcan, “2023’ün ilk 8 ayında da yine kaskoda ve sağlıkta sektörün üzerinde, trafikte ise sektöre paralel bir büyümemiz var. HDI Sigorta şu anda prim üretiminde 4. sırada yer alıyor. Kasko’da sektör lideriyiz. Üretimimizin yüzde 80’ini acentelerimiz aracılığıyla gerçekleştiriyoruz. Acentelerimizin büyüme oranı ise yüzde 195. Marka değerimizin yükselmesinde ve gelişiminde acentelerimizin katkısı büyük. Zamanımız çok kıymetli. Dolayısıyla hem zamandan tasarruf etmek hem de işi daha verimli hale getirmek için teknolojiden üst düzeyde yararlanmamız gerekiyor. Teknoloji, insan aklı tecrübeyle entegre olduğunda çok iyi sonuçlar verebilir. Var olan teknolojik gelişmeleri saha bilgisiyle birleştirerek doğru noktalara gelebiliriz. Teknolojiyi ve veriyi insanı merkeze alacak şekilde kullanmamız gerekiyor” dedi.
Söz, teknolojiye gelince İşcan, acentelerin dijitalleşmesiyle ilgili çok net bir açıklama yaptı:
DİJİTALLEŞME, AMA NASIL?
Acentelerin bu sektördeki rolü çok büyük. Acentelerimiz, yeri geliyor sigortalılarımızın çocuklarının doğum günü tarihlerine kadar birçok bilgiyi hatırlarında tutuyor. Ancak takdir edersiniz ki işler büyüyüp istihdam ve müşteri sayısı arttıkça süreci fiziksel olarak ilerletmek pek mümkün değil. Bu noktada dijitalleşme, acentelerimizin iş süreçlerini rahatlıkla yönetebilmesi ve sürdürülebilirliğini sağlaması adına büyük anlam kazanıyor. Acentelerimizin kendisine bazı soruları sorması gerektiğini düşünüyorum. Kaç müşterim var, kaç aile demek bu, geçen hafta-geçen ay-geçen yıl kaç teklif verdim, kaç tanesi poliçeleşti, hangi müşterimin hangi poliçesi var, geçen ay hangi müşterilerimin poliçesini yenileyemedim, önümüzdeki ay kaç tane teklif vermem gerekir ki portföyümü büyütebileyim gibi, bu sorular çoğaltılabilir…
İşte burada dijital araçlar, teknoloji devreye girmeli. Dijitalleşmeyi iş süreçlerinin verimliliği ve sürdürülebilirliğini sağlamak adına bir araç olarak görmek ve kullanmak oldukça önem arz ediyor.
İŞTE İŞİN ÖZÜ
Sigorta şirketi açısından da dijitalleşmenin önemli olduğunu söyleyen İşcan, “Bizler de aynı amaçla, benzer sorulara cevap verebilmek için dijitalleşiyoruz, teknolojiye yatırım yapıyoruz. Ancak, bir acentenin ya da bir şirketin internetten satış yapması başka bir konu. İnternet üzerinden pazarlama yapmak, internet üzerinden müşteriye ulaşmanın poliçe başına maliyeti hiç de ucuz değil. Acentelerimizin en büyük şansı, müşterileri ile temas edebilmeleri, ilişki geliştirebilmeleri. Acenteler müşterisini ne kadar iyi tanıyorsa, müşterisinin ailesini ne kadar iyi tanıyorsa, müşterisinin hayat evrelerinde olan değişikliklerin ne kadar farkındaysa o kadar bu işin içerisinde ana unsur olarak durmaya devam edecektir. İşin özü, bence budur.”
İşcan’ın net açıklamalar yaptığını görünce biz de aynı netlikte sorduk: “HDI Sigorta serüveni nasıl başladı. Zorlandınız mı?”
DÜN, BUGÜN, YARIN
“Üzerinden yaklaşık 4 ay geçti. Tanıştığım, birebir temas ettiğim acentelerimiz, brokerlerimiz ve diğer iş ortaklarımız, tabii ki en önce çalışanlarımızdan çok sıcak bir karşılama gördüm” diyen İşcan, “Önce bölge acentelerimizi tek tek ziyaret ederek başladık. Birçoğunu önceden tanıyordum zaten. Acente ziyaretlerimizin ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ‘‘Dün, Bugün, Yarın: Birlikte Varız’’ mottosuyla geniş katılımlı büyük bir acente toplantısı gerçekleştirdik. Yavru Vatan’da dolu dolu bir 48 saat geçirdik. Acentelerimizle diyaloğumuz uçakta başladı. Hepsini teker teker otelin kapısında karşıladık ve ‘Hoş geldiniz’ dedik. HDI Sigorta’nın ruhunu, HDI Sigorta’nın çalışma şeklini, HDI Sigorta’nın ilişki yönetimini, HDI Sigorta’nın iş yönetimini de bu süre zarfında anlama ve 900’ü aşkın misafirimize aktarma imkânımız oldu” şeklinde konuştu.
ASLINDA ÇOK CİDDİ BİR BOŞLUK VAR
İşcan “HDI Sigorta, 2023 gibi her açıdan oldukça zor bir yılda neler yaptı? Ve 2024 beklentileriniz neler” şeklindeki sorumuzu şöyle yanıtladı:
“Yılın ikinci ayında 6 Şubat ile birlikte sektörde bütün gündem ‘deprem’ oldu. Mesleğimiz dışında, insan olarak yanlarında olmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Kahramanmaraş merkezli depremlerde 100 milyar doların üzerinde bir hasar gerçekleşti. Buna karşın, sigortanın karşılayabildiği kısım yalnızca 5 milyar dolar. Yani, sigortalanabilir varlıklar açısından düşündüğümüzde, yüzde 5’lik bir sigortalılıktan bahsedebiliriz. Burada da çok ciddi bir boşluk var. Bu da devletimizin üzerinde ek bir yük yaratıyor. Sonuçta, ekonomimize de ciddi bir yük getiriyor. Sigortanın ne kadar önemli olduğunu maalesef bu olaylarda daha iyi anlıyoruz.”
İMKÂNLARIMIZI EN OPTİMUM SEVİYEDE KULLANMALIYIZ
Yaşanan deprem sonucunda 5 milyar dolar seviyesinde hasar ödemesinin 4.5 milyar dolarlık bir kısmının, yurt dışından reasürörler tarafından karşılandığını belirten İşcan, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Bu da özellikle önümüzdeki yıla ilişkin reasürans maliyetlerimizin üzerinde önemli bir baskı unsuru yarattı. 2024 yılına girerken 2024’e ilişkin reasürans anlaşmalarımızda yükselen reasürans fiyatları, şu anda önümüzdeki yılı planlarken bizim dikkate almamız gereken en önemli konulardan biri haline geldi. Özellikle katastrofik sebeplerle ilgili aldığımız risklerde bunları reasüranslara devrederken maliyetler ciddi anlamda yükseliyor. Maliyetlerdeki artış, doğal olarak müşterilerimize sunacağımız primlere yansıyacak. İkincisi, kapasitelerimizi daha dikkatli kullanmalıyız. Dolayısıyla elimizdeki imkânları en optimum seviyede kullanmak durumundayız.”
SPONSORLUKLAR DEVAM EDECEK Mİ?
Galatasaraylı olduğunu bildiğimiz İşcan’a “Sporun Sigortası” olarak anılan HDI Sigorta’nın sponsorluklarının devam edip etmeyeceğini de sorduk. İşcan, “55 takıma sponsorluk yapıyoruz. Bireysel bazda da katkı sağlıyoruz. Spora önemli bir desteğimiz var. Markamızın ana iletişim stratejisi doğrultusunda bu alandaki yatırımlarımızı sürdürme hedefindeyiz” diye cevap verdi.
Sorularımızın bittiğini söylediğimizde İşcan, “Size ayırdığımız sürenin dolmasına 20 dakika var. Bu süreyi de kahve içerek değerlendirelim” deyince, hem kahve içtik, hem sohbete devam ettik.
Severek okuduğunuzu umduğumuz bu röportajımız için başta HDI Sigorta Genel Müdürü Firuzan İşcan’a ve randevulaşmamızı sağlayan HDI Sigorta Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Yöneticisi Setenay San’a teşekkürlerimizi borç biliyoruz.