Allianz Trade’nin sosyal medya hesaplarından yayınladığı “Çip kıtlığı toparlanmayı geciktirirken, yapısal sorunlara ilişkin baskıları da artırıyor!” makale şöyle:
2022 yıl sonu itibarıyla Asya bölgesinin otomotiv üretiminde pandemi öncesi seviyelerini yakaladığı ve toplam üretim içerisindeki en yüksek paya sahip olduğunu görüyoruz. Avrupa ve Amerika pandemi öncesi üretim düzeyini yakalayamamış olmakla birlikte, Çin; Asya bölgesindeki üretimin en büyük aktörü ve küresel üretimdeki payı Amerika ve Avrupa Birliği’nin (AB) toplam üretiminden fazla.
Öte yandan son 10 yılın en büyük otomotiv ihracatçısı olan AB’nin, Çin pazarındaki payının azalış trendinde olduğu da belirtiliyor. Bu gelişmelerin yanında Çin’in otomotiv sektöründe 2022 yılında ilk kez dış ticaret fazlası verdiği görülüyor. İlgili verilerle Çin’in otomotiv sektöründeki üretim ve dış ticarette payının arttığı ve izlenen dönemde daha rekabetçi hale geldiği anlaşılıyor.
Türkiye’nin ihracattaki en önemli kalemlerinden birinin otomotiv sektörü olduğu ve AB-Birleşik Krallık bölgesi ihracat pazarında en büyük paya sahip olduğu vurgulanan raporda, AB’nin bu anlamdaki rekabet gücünün de önemli olduğu belirtiliyor.
GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLER
Tüketici tercihlerinin alternatif yakıtlı araçlara ve yeni hareket serbestiyeti seçeneklerine kaymasıyla 2023 yılında otomotiv sektörünün çevre ile sınav vereceğini öngörüyoruz.
Gelişmekte olan piyasa özellikleri yeni yatırım kanallarının oluşumunu desteklerken, yerel ihtiyaçların dönüşümüne şahitlik edeceğiz gibi görünüyor. Premium araç ve SUV talebinin üreticilerin karlılığına olumlu bir etki bırakacağını düşündüğümüz çevreci yaklaşımlar, sektörü güçlü bir şekilde domine edeceğine ve alışılagelmiş düzenin yeniden çizileceğine inanıyoruz.
Öte yandan, üreticiler tarafından benimsenen “anında” modelinin yaygın şekilde benimsenmesi nedeniyle, tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklara karşı kırılganlığın artması, dalgalanan enerji fiyatları ve maliyetlerdeki artış sektördeki zayıf yönler olarak öne çıkıyor.
Katılaşan çevresel gerekliliklerin (karbon emisyonu, hava kirliliği vb.) sektördeki en önemli kırılım noktalarından olacağını düşünüyoruz. Çevre dostu teknolojiler geliştirmek ve uluslararası standartlara uyum sağlamak için şirketlerin yapılanma süreçlerinde yeni değişimlerin meydana gelebilme olasılığı fazla görünüyor.
Ek olarak, dijital sistemlerin otomobillere artan entegrasyonuyla beraber siber güvenlik önlemleri de öne çıkıyor. Otomotiv sektörünün, ürünlerini ve müşteri verilerini korumak için güçlü siber güvenlik önlemlerine yatırım yapması gerekiyor, bu da maliyet tabanına yansıyacak ek giderlerden biri olarak görünüm kazanıyor.
Daha fazlasını öğrenmek için linke tıklayarak Otomotiv Sektörü Risk Raporu’na gidebilirsiniz!