Allianz Türkiye, ülkemizin ilk ve tek akredite deprem ve yangın test ve eğitim merkezi Allianz Teknik danışmanlığında ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) iş birliğiyle 7-14 yaş grubu çocuklar için yeni bir kurumsal sosyal sorumluluk programı başlatıyor. Deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlere dair çocukların farkındalığını artırmayı hedefleyen “Bilinçli Adımlar, Güvenli Yarınlar” programı, tüm TEGV noktalarında zorunlu eğitim modülü olarak uygulanacak.
Bu önemli projenin tanıtımı için düzenlenen basın toplantısını takip etmek üzere Allianz Teknik Deprem & Yangın Test ve Eğitim Merkezi’nin içinde olduğu Türk-Alman Üniversitesi’nin Beykoz’daki kampüsüne gittik. Beş yıl önce hizmete giren merkezin geçen sürede neler yaptığını Allianz Teknik Direktörü Dr. Ceyhun Eren ile konuştuk.
Allianz Teknik’in proje fikrinin 2013 yılına dayandığını belirten Eren, şu bilgileri paylaştı:
“1999 sonrası toplum olarak depremi unuttuğumuz bir dönemdi. Biz ülkemizin büyük deprem riskiyle karşı karşıya olduğunu her zaman biliyorduk ve bu konuda neler yapabileceğimizi düşünüyorduk. Tabii sigorta şirketi olarak, risk yönetiminde riskler gerçekleşmeden önlem alınmasına katkıda bulunmak çok çok kritik. Bizim de tüm felsefemiz bu yönde. Zaten Allianz Teknik Projesi de bunun bir parçası. Allianz Teknik Projesi için Allianz Grubu'nun üçüncü test merkezi diyebiliriz. Araba çarpışma test merkezi, yenilenebilir enerji test merkezinden sonra deprem ve yangın konusunda da bir sigorta şirketinin yatırım yaptığı ilk ve tek test merkezi.”
Merkezin vermiş olduğu akreditasyon hizmetine dikkat çeken Eren, “Tabii burada bizim için akreditasyon çok çok önemli. Bunu hep gururla söylüyoruz. Türkiye'nin ilk ve tek akredite deprem laboratuvarıyız. Bu şunun için kıymetli. Özellikle burada verdiğimiz test hizmetleri tüm dünyada geçerli. Ve özellikle yerli üreticilerimize, sanayimize büyük bir destek sağlamış oluyoruz. Burada daha çok yapısal olmayan eleman dediğimiz bir binanın içinde kolon, kiriş, döşeme dışında kalan her şey diye düşünebilirsiniz. Server kabininden elektrik panosuna, UPS sisteminden asma tavanlara kadar, yüksek raf sistemlerine kadar çok yüksek doğruluk seviyesinde testler yapılıyor. Bunun raporunu verdikten sonra yerli üreticimiz artık bu ürettiği malı yurt dışında deprem güvenliği sertifikası ile beraber satabiliyor. Türkiye dışında en yakın laboratuvar İspanya ve İtalya'da olduğu için Allianz Teknik önemli bir fayda sağlıyor. Hem de ARGE konusuna da hizmet sağlamış oluyoruz” dedi.
“Keza yangına tepki konusunda da özellikle sigorta sektöründe de bizim üzerinde sıklıkla durduğumuz risk yönetimi anlamında yapı malzemenin yanıcılığı konusunda sınıflandırma yapabiliyoruz” diyen Eren açıklamalarını şöyle devam etti: “Özellikle fabrikaların çatısında, dış cephesinde kullanılan yanıcı izolasyon malzemesiyle izole edilen panel sistemlerini burada yanıcılık sınıflarını A, B, C diye giden ve damlama sisteminin çıkardığı duman seviyesine kadar ölçümleyip sertifikasını veriyoruz. Hem inşaat öncesinde hem de sonrasında sanayimize böyle bir hizmet sağlamış oluyoruz. Tabii sadece test hizmeti değil. Biz bu merkezi kurarken çok fazla yurt dışı test merkezi dolaştık. Genelde kapalı bir kutu gibidir test merkezleri. Biz burada öyle olsun istemedik. Her şeyin izlenebilir ve uygulanabilir olması vizyonuyla hareket ettik. Ve içeriye girdiğinizde aslında eğitim başlıyor. Kafeteryamızda kullanılan davlumbaz içindeki söndürme sistemi bile bunun bir parçası. Neden? Çünkü otellerde, büyük restoran mutfaklarında en çok yangın nereden çıkıyor? Biriken yağlardan dolayı davlumbaz içinden çıkıyor. Sonra geçiyoruz depreme. Deprem simülasyon simülatörümüz var. Burada depremi gerçekten yaşayarak neler yapılması gerektiğini öncesinde, sırasında ve sonrasında anlatıyoruz.”
“Sonra çeşitli modüllerimizle birlikte fay kırılımı nasıl oluyor. Zemin yapısı nasıl etkileniyor. Binalar nasıl davranıyor? Bunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Hatta benim de çok keyif aldığım ‘lego'dan bile bir sarsma masamız var. Bu da daha çok çocukların ilgisini çekiyor. Çocukların eğitimi de zaten bugünkü konumuz biliyorsunuz. Bilinçli adımlar, güvenli yarınlar projemizde de Tüm Türkiye çapında 3 sene boyunca 100.000'in üzerinde 135 binin üzerinde çocuğumuza ulaşmayı hedefliyoruz. Bu da bizim için çok çok önemli bir hedef. Çünkü toplumsal risk farkından arttırmanın yolunun çocukluk döneminde alınan eğitimlerden geçtiğini biliyoruz.”
Çocukların deprem algısı ile yetişkinlerin deprem algısı arasındaki farkı da anlatan Eren, “Çocuklara verdiğimiz eğitimler sırasında biz de çok heyecanlanıyoruz, biz de çok şey öğreniyoruz. Tabii şunu kabul etmek lazım. Öncesinde çocuklarımıza eğitim vermeden önce deprem ve yandığın gibi iki önemli risk açısından pedagoglardan, uzmanlardan eğitimler alıyoruz. Ve onların belirlediği yaş grubu ve belirlediği şekilde bir eğitim programı planlıyoruz. Bu çok önemli. Sonrasında pandemi dönemiyle beraber her yıl 23 Nisan haftasında yine TEGV iş birliğiyle tüm ülkede online eğitimlere düzenledik. Yani çevrim iç eğitimler oluyordu ama ben, öğrenci arkadaşlar için ben yaşıyordum depremi. Ben gösteriyordum. Çok çabuk öğreniyorlar. Çok yaratıcı soruları var. Bizleri de şaşkınlığa dönüştürüyorlar ve düşünmemize sevk ediyor aslında” diye konuştu.
Çocuklardan şaşırtıcı derecede fikirler geldiğini de belirten Eren, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Şimdi bazı arkadaşlar şunu diyor. Ya evet deprem nerede oluyor Neden oluyor? Bunları konuşuyoruz. Sonra diyor ki ‘hocam peki balkonda olursa ne yapacağız? Araç içinde olursa ne yapacağız? Yolda giderken de oluyor. Ya da hocam deprem doğa olayı dediniz Yağmur yağması gibi, fırtına gibi… O zaman binalar havada olsa etkilenmeyecek’ diyorlar. Çok yaratıcı fikirler ortaya çıkıyor. Aslında bu tarif ettikleri bizim de mühendislikte kullandığımız deprem izolatörüne yakın bir buluş diyebiliriz.”
HABERİN VİDEOSU INSTAGRAM HESABIMIZDA