Anne olabilir miyiz mesela? Biyolojik anlamda demiyorum, annelerimizin yaptıklarının sadece birini becerebilir miyiz?

Dünya Kadınlar Günü’nü uluslararası hale getirme fikrini ortaya atan, Kadın Hakları Savunucus-Aktivist-Avukat Clara Zetkin, “Erkekler öldürüldüğünde yaşamı korumak için savaşmak biz kadınlara düşer” demiş.

Demek ki kadınlarımız gerektiğinde erkeklerin yaptığı görevleri üstlenebilir. Bu asîl yetenek onların yaradılışlarında var ve sayısız örnekler sıralanabilir.

Peki ya biz erkekler, kadınlarımızın yaptıklarını yapabilir miyiz?

Anne olabilir miyiz mesela? Biyolojik anlamda demiyorum, annelerimizin yaptıklarının sadece birini becerebilir miyiz?

“Hangi kadın gibi olmak isterdin?” diye sorarsanız, “Annem gibi” derim.

İlkokul 3’e kadar okutulmuş rahmetli anneciğim, 16’sında evlendirilip 17’sinde ilk çocuğunu kucağına almış bir Karadeniz kadınıydı. Çocukken, çocuk sahibi olmak nasıl bir emek isterdi?

Kocası denizci bir kadın, İstanbul gibi yabancı olduğu bir metropolde 4 çocuk büyütüyor. Üstelik de gençlerin etraflarının tuzaklarla çevrildiği bir dönemde. Kocası uzak denizlerde ekmek parası için ter dökerken annem, kuşa-kurda yem etmiyor çocuklarını.

Annem gibi bir kadın olmak isterdim ve fakat kesin beceremezdim.

Kadın olmak Alpay’ın o unutulmaz şarkısındaki şu dörtlükte saklıdır belki de…

“Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Sararken de hayal kurar
Bütün insanlar gibi”

Kadın olmak, akrabalık anlamında anne, nine, kız kardeş, hala, teyze olmaktır. Öte yandan kadınlar, yeri geldiğinde baba, dede, ağabey, amca, dayı olmayı da becerir. 

Kadın olmak meslek anlamında ise aklınıza hangi meslek geliyorsa onu olmaktır.

Kadın olmak, yar olmaktır.

Ve kadın olmak, yurt olmaktır.

Bu yazdıklarımı tekrar okuyunca “Annem gibi kadın olmayı asla beceremezdim” düşüncesi hasıl oldu.

Başlıktaki sorunun cevabı bende “olamam” şeklinde.

Çünkü kadın olmak aslında bir ormanın uzak köşesinde donmuş olarak bulunmaktır. Sonrasında da görevi kadını korumak olan yetkililerin ağızlarından “Hipotermi sonucu hayatını kaybetti. Başımız sağ olsun” cümlesini duymaktır, kadın olmak.

Böyle bir ortamda “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun” denilebilir mi?